Her birey aslında hayatında bir takım sorunlar yaşar. Klinik tecrübelerime dayanarak bireylerin yaşadıkları soruna dair kendilerinde var olan bazı şeylerin bilinçdışında farkında olduklarını söyleyebilirim. Bireyler bunlarla yüzleşmenin konforlarını bozma ihtimalini göze alamadıkları için ve gerçekle yüzleşmenin çoğu zaman acı verici olması nedeniyle bu sorunları görmezden gelmeyi tercih ediyorlar. Ne var ki aynı türden sorunlar defalarca yaşanıp kaçacak yer kalmadığında bu acı gerçekle o zaman yüzleşiliyor. Acaba siz hayatınızı zora sokan kendinizle ilgili tarafların ne kadar farkındasınız? Farkında olduğunuz yönünüzle ne kadar yüzleşiyorsunuz? Ya da ne zamana kadar görmezden geleceksiniz?
Başlıkta Uslu çocuktan kast edilen çok sessiz, sakin, çok uyumlu, tam bir görev adamı diyebileceğimiz bireydir. Yaramaz çocuktan kast edilen ise söz dinelemeyen, kendi burnunun dikine giden, kendi istediği olsun isteyen, çok hareketli, sürekli etrafta gözü olan karıştıran çocuktur.
Genelde çocuklardan beklenen anne baba sözü dinleyen sorumluluğunu yerine getiren ve yaramazlık yapacaksa da belli bir oranda yaramazlık yapan birey olmalarıdır. Aşırı yaramazlık ve hareketlilik olduğu zaman da bu çocuk için yardım alınması gereken bir durum olarak yorumlanır. Baktığımız zaman anne babadan uyum sağlamayı öğrenen çocuk büyüdükçe yanında kim varsa ona uyum sağlamayı öğrenir. Örneği sağlıklı davranışları olmayan bir sınıf arakdaşının olumsuz davranışlarına da uyum sağlamayı öğrenir. Karşı çıktığı zaman ya da kendi düşüncesini ifade ettiği zaman dışlanacağını düşünür. O yüzden uyum sağlar bu uyum sağlama davranışı da bireyi gerçek kendiliğinden uzaklaşıp sahte duyguyla, sorun çıkmasın, olay çıkmasın mantığıyla yaşamasına sebep olur.
Özgürleşme iç güdüsüyle doğan her bireyde doğası gereği davranışlarını yönlendirebildiğini hisettiği andan itibaren kendine evrilen oyuncakla değil kendi istediği oyuncakla oynamak, annenin istediği kıyafeti değil de kendi istediği kıyafeti giymek yolunu seçer. Çünkü varlığını bu şekilde hisseder. Ancak bu durum dsteklenmez baskıcı bir tutum sergilenirse ters kimlik diyebileceğimiz bir kişilik yapısı gelişir.
Bu yüzden çocukların gelişim süreçlerinde birinci derecede önemli anne babaların bu konuda psiko eğitim almaları, kişisel farkındalık kazanmaları çok önemlidir.
Çocuk ortalama 3 yaşına gelinceye kadar anne babasının, etrafındaki insanların zihinlerinin ayrı çalıştığını bilmez. O herkesin zihninin, düşüncelerinin aynı olduğunu zanneder ve kendisinin de bir bakıma bu düşüncelerin sözcüsü olduğunu sanar. Bu dönemde anne babaların bu olayı çok fazla büyütmemeleri ve çocuğa yalan söyledi diye fazla üstlerine gitmemeleri gerekmektedir. Çocuk size doğru olmadığını bildiğiniz şeyler söylüyorsa sizin yapmanız gereken “aa çok güzel bir hikaye anlattın, hadi gel bunun sonunu getirelim” veya odasını dağıttığında veya başka bir yaramazlık yaptığı zamanlarda bu olayı kendisinin yapmadığını bir canavarın veya hayali arkadaşının yaptığını ifade ettiği takdirde “hadi odayı toplayıp o arkadaşlarına bunun doğru bir şey olmadığını gösterelim” diyerek hem sorumluluk bilincini arttırmanız hem de doğru söylemesi konusunda teşvik etmeniz en doğru seçenek olacaktır. 3 yaşından sonra çocuk zihninin ayrı çalıştığının farkına varır. Bu çocuğun çok hoşuna gider. Kendi zihninin farklı çalıştığını bilmesi onu heyecanlandırır ve bunun gerçekten olup olmadığını test etmeye başlar. Olmayacak şeyler söyler, hikayeler anlatır. Annesi babası bunları duyup şaşırınca “aa evet ben onlardan ayrıymışım, benim zihnim ayrı çalışıyormuş” der. Burada da yapılması gereken çocuğun doğru söylemesinin teşvik edilmesidir.” Yalan söyleme, yalan konuşuyorsun, bizi kandırıyorsun” gibi bir yaklaşım yerine “Oğlum veya kızım insanları kandırmak hoş bir davranış değil. Sen bize her zaman doğruyu söyle. Doğru söylemek bir erdemdir. İnsanlar doğru söylersen hep sana güvenirler ve onların her zaman güvenini kazanırsın” diyerek çocuğa yalan kelimesini dahi kullanmayarak bir yol göstermektir. Çocuğun büyümesiyle beraber okul çağının gelmesi davranışlarının şekillenmesi açısından bir dönüm noktasıdır. İlk defa anne babasından ayrılan çocuk sosyal ortamdan kendi evlerinde biricik olan bir sınıf dolusu çocukla beraberdir. Evde gördüğü ilginin fazlalığı veya eksikliğini orada telafi etmeye ve sosyal ortama alışmaya çalışır. Eğer çocuğun anne ve babası çocuğa yerinde ve zamanında sevgi ve ilgi göstermişse çocuk bu dönemi rahat atlatır. Ancak aşırı ilgiye alışmış çocuk derslerinde de başarısızsa bu ilginin devam edebilmesi için sınıf içinde hem arkadaşlarına hem de evde anne babasına yalan söyleyebilir. Evde anne babasına okulda başkan olduğunu, sınıf temsilcisi seçildiğini veya öğretmeni tarafından ödüllendirildiğini söyleyebilir. Okulda da arkadaşlarına ailesiyle ilgili hiç olmayan şeyleri anlatabilir. Bizim yapmamamız gereken çocuğumuzun neden bizi kandırmaya çalıştığını öğrenip ona göre bir davranış şekli belirlemektir. Burada aile çocuğa derslerindeki başarısızlıktan dolayı okul başlamadan önce gösterdikleri ilgiyi azaltıyorsa veya “şöyle yaparsan seni severim böyle yapmazsan sevmem” tarzı bir yaklaşıma girerse çocuk bu yalanlarına devam edebilir.
Bana Masal Anlatma filminde hoşlandığı kızla konuşurken böyle bir cümle kuran genç adam kızın etkilendiğini görünce sohbetin ilerleyen kısmında da bu sözü bir kaç kere daha söyler. Genç kız ilk seferinde etkilendiği sözden yavaş yavaş bunalmaya ve hafiften sinirlenmeye başlamıştır. İlk basta etkilendiği bu söz artık etkisini yitirmiştir. Bu olayda insan zihninin en önemli özelliklerinde birisi komik bir şekilde dile getirilmektedir. Zihnimiz, ifade edilmediği takdirde bize sıkıntı veren duygu ve düşünceleri ifade ettiğimiz andan itibaren onun etkisini daha az olarak algılamaktadır. İfade edilmeyen duygular ve düşünceler zihnimizi yorar ve ona zarar verirken ifade edildikten sonra bu zarar yavaş yavaş ortadan kalmaktadır. Bunların tekrar tekrar ifade edilmesi ise etkisinin yitirilmesini sağlamaktadır. Terapinin en önemli faydalarından biride aslında bize sıkıntı veren ve zarar veren duygu ve düşüncelerin ifade edilmesidir. Konuşmak zihnin özgürleşmesinin anahtarıdır.
Son Yorumlar